Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Fair Play ve Sosyal Sorumluluk Kurulu Üyesi Prof. Dr. Fatma Ayanoğlu, yaptıkları çalışmalarla fair-play ruhunun Türk futboluna yayılmasını amaçladıklarını söyledi.
Ayanoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “Futbol ülkemiz için çok önemli bir spor dalı. Milyonlarca insanın ilgiyle takip ettiği bir husus ama spor, şiddetin olmadığı, kötü davranışların sergilenmediği zaman, birleştirici gücü olan, insanları bir araya getiren, ekip ruhunu yayan bir anlayışla yürütüldüğünde güzel oluyor. Sporda şiddetin önlenmesi adına, fair-play ruhunun bütün ülkeye ve futbola yayılması adına bu adımı önemli görüyorum. Kurulumuzun da yaptığı çalışmalar bu yönde.” diye konuştu.
Futbolda centilmenliği ödüllendirdiklerini belirten Ayanoğlu, şunları aktardı:
“Fair-play ve sosyal sorumluluk kurulu olarak ilk defa bu yönetim dönemiyle birlikte aktif olan bir kuruluz. Kurul üyelerimiz alanında deneyimli uzman kişilerden seçilen ve bu alanda da en centilmen kulüp, en centilmen taraftar, en centilmen oyuncu, en centilmen teknik direktör ve en centilmen başkan olmak üzere toplam 5 farklı kişi veya kurumu fair-play çerçevesinde ödüllendiriyoruz. Bu ödül maddi olarak değerlendirilmesin. Hiçbir zaman sportmenliğin, centilmenliğin değeri maddi olarak ölçülemez. En azından futbolda şiddeti önlemek adına çok güzel bir adım olduğunu düşünüyorum. Düzgün ve etik davranışların, rakip futbolcu ve taraftara karşı sergilenmesini arttırmayı amaçlıyoruz. Sosyal sorumluluk kurulunu aktif ettiği için ve ilk defa böyle bir çalışmayı başlattığı için Sayın Başkan Mehmet Büyükekşi ve yöneticilerini tebrik ediyorum.”
“Maçı savaşa dönüştürmemek gerektiğini düşünüyorum”
En büyük temennisinin ailelerin gönül rahatlığıyla müsabakalara gitmesi olduğunu kaydeden Fatma Ayanoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“Bir anne olarak gönlümden geçen en büyük temennim, ailelerin rahatlıkla maça gidip izleyebilecekleri bir ortam oluşması. FIFA ilk kez 2012 yılında fair-play kriterlerini yayımlamış. Bu kriterlerde karşı tarafa saygı, seninle ilgili bir hak ihlali varsa bile onu yasal çerçevede araman, etik davranışlara uyman konusunda belli bir kriterler yayımlamış. Sonra UEFA’da da bu çalışmalar olmuş. Dünyada da bununla ilgili çalışmalar var. Biz de ülkemizde sporun birleştirici gücünü, ekip ruhunu öne çıkararak, şiddeti yok ederek devam edersek, kaybetse bile ailesiyle statlara gidip mutlu olabileceği daha rahat girip çıkabileceği bir ortam oluşturulursa o spordan daha fazla lezzet alınacağına inanıyorum. Bu hem taraftarlar için hem oyuncular için böyle. Fair-play kurulu olarak en centilmen olarak belirlediğimiz kişilerde bazen gözlerimiz doldu. Sporun içinde insan olmanın insani değerleri var. Depremde herkesin maçlara bir oyuncağıyla gelmesi, herkesin bir katkıda bulunması, çocukları koruyan futbolcuların davranışları, bazı futbolcuların rakibini yerden kaldırıp sırtını sıvazlaması çok güzel şeyler. Maçı savaşa dönüştürmemek gerektiğini düşünüyorum. O yüzden bizim çalışmalarımızın önemli bir adım olduğunu düşünüyorum ve çok önem veriyoruz. Üzerinde de her geçen gün daha fazla kafa yoruyoruz. Sporun saygınlığını yitirmeden futbolda bunu başarabilirsek dünyaya da çok güzel bir örnek olacağımızı düşünüyorum.”
“Spor ve şiddet yan yana gelmemeli”
Yaptıkları çalışmaların Türk futbolunda bir şeyleri değiştirmeye başladığına da değinen Fatma Ayanoğlu, vatandaşların iyi davranışları alkışlamaktan çekinmediğini belirterek, “İlk düzenlediğimizde kimsenin haberi yoktu ama şu anda insanlar fair-play kelimesine ‘evet biliyorum’ diyorlar. 1 yıldır bu konuyla ilgili çalışıyoruz ama buradaki çalışmaların kişiler üzerinde ciddi etkisi olduğunu düşünüyorum. Çünkü biz orada düzgün davranışları değerlendiriyoruz. İnsan olan herkes o iyi davranışları gerçekten alkışlıyor ve biz orada birleştirici bir güç yakalıyoruz. Ödül alsın ya da almasın fair-play ruhunun herkese yayılması çok kıymetli. Geçmişten günümüze kırmızı kart görmeyen oyuncuların bir tablosunu oluşturduk. Böyle oyuncularımız da var, demek ki olabiliyor. Gençlere fair-play ruhunun aşılanması, kadınların işin içine dahil edilmesi yönünde şu an üzerinde çalıştığımız farklı projelerimiz var. Spor ve şiddet yan yana gelmemeli, spor ve centilmenlik yan yana gelmeli. Her yapılan bir şey ufak bir adımdır. Hiçbir şey yapmazsanız hiçbir şey elde edemezsiniz. Küçük küçük olsa bile bu adımların yayılacağına ve etkisinin olacağına inanıyorum. Bu ruhun daha da yayılması lazım. Stada gelip giderken maç oynanırken birleştirici gücü kaybetmememiz gerektiğini düşünüyorum.” değerlendirmesinde bulundu.
Deprem döneminde Türk futbolunda yaşanan dayanışmanın kendisini çok etkilediğini söyleyen Ayanoğlu, “Deprem zamanı her kulübün bir şeyler yapmaya çalışması beni çok etkiledi. Biz orada davranışları değerlendirirken herkesin ufak bile olsa bir şeyler yapmaya çalışması karşısında çok etkilenmiştim. Küçüğünden büyüğüne orada birleşebildiğimizin bir göstergesiydi o. Taraftar, kulüp, oyuncu olsun hepsinin bir şeyler yapmaya çalışması beni çok etkilemişti. Demek ki bizler insan olarak sporda birleşebiliyoruz. İnsanın değerleri, etik noktası vicdan dediğimiz konuyla örtüşüyor ve iyi yönler ortaya çıkabiliyor.” şeklinde konuştu.
Fair-play’i hem sahaya hem de tribünlere yaymayı amaçladıklarını aktaran Ayanoğlu, “Fair-play ruhunun hem oyun içinde hem de sahanın dışında yayılmasını istiyoruz, amacımız bu. Fair-play dediğiniz zaman akla ilk gelen şey sportmenlik, saygı, etik davranışlar, karşı tarafın haklarını ezmeme… Bütün bunlar aynı anlama geliyor. Bütün bunlar spor sahasının içinde düşünülen şeyler değil. Oraya gelirken de aynı şekilde saygı içinde olmak gerekiyor. Ödülün etkisini ölçmekten ziyade centilmenliğin ve o ruhun yayılması çok değerli. Daha birleştirici güç olur diye maç oynandıktan sonra bu ödül törenini sahada mı yapsak diye de düşündük. Çok farklı fikirlerimiz var. Gençler arasında, futbol camiasında yavaş yavaş bunun yayıldığını, bu davranışların önemli olduğunun konuşulması bile önemli. Bunu çok açık gördüğümü söyleyebilirim.” diye konuştu.
Kadın futbolunun, Türk futbolunda şiddeti önleyeceğine inandığını belirten Ayanoğlu, “Yüzde yüz inanıyorum. 5 sene önce sporda kadın zirvesini düzenlediğimde çok farklı branşlarda spor yapan kadınlarımız vardı ama kadın futbolcu ya da kadın futbolu oynamak isteyenlerin oranı bu kadar yüksek değildi. 5 yıl gibi kısa bir sürede kadın futboluna gösterilen ilgiyi görüyorsunuz. Kadının olduğu her yerde daha sakin daha birbirine saygılı daha şiddetin az olacağına da inanıyorum. Bu yüzden kadın futbolunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Üniversitelerde kadın futbol kulüpleri kurulmaya başlandı.” ifadelerini kullandı.